28 Nisan 2010 Çarşamba

Sürdürülebilir Barış için Boğaziçi Girişimi

Projemizi bu temeller üzerine inşa ettik. Bu girişimin biri ulusal diğer ikisi bölgesel ve küresel düzeyde olmak üzere toplamda üç temel amacı vardır. Birincisi ve ulusal olanı;Türkiye’nin uluslararası alandaki yeni imajının belirlenmesi ve tanıtımının yapılması sürecine,aynı zamanda spesifik konularda (Ermeni-Kıbrıs-Kürt Sorunu) uluslararası düzeyde yapılacak Lobi Çalışmalarını Kamu Diplomasisi metoduyla muhataplarıyla uluslararası toplumu bilgilendirmek amacıyla uygulamak niyetindedir.
Bu niyetimizi gerçekleştirirken,Türkiye’deki dış politika yapım sürecine dair çalışmalar yapmaktayız. Öncelikle yurtiçinden farklı topluluk/klüp/araştıma portalları ve Öğrenci Platformları’nın ortak bir masada Topluluklarüstü/Platformlarüstü konular olduğuna inandığımız konularda toplamayı hedeflemekteyiz. Öğrencilerin yanısıra akademisyenlerin,uzmanların ve ilgili kişilerin de katılımıyla Eylem Planları hazırlamayı düşünüyoruz. Farklı konu başlıklarında oluşturulacak farklı araştırma gruplarıyla Yurtdışı Gezileri başta olmak üzere,Medya bağlantılarıyla uluslararası kamuoyunun Türkiye’nin tezlerini daha net bir şekilde öğrenmesini amaçlamaktayız.
İkincisi ve uluslararası düzeyde olanı da, Afro-Avrasya adını verdiğimiz Anadolu Yarımadasının jeo-kültürel,jeo-ekonomik bağlantılarının olduğu alan içerisindeki ülkelerin gençleri ile beraber adı geçen bölgelerin demokratikleşme,sekülerleşme ve Atlantik Kurumları (NATO ve Avrupa Birliği ile ortak çalışmalar yürütmeleri) yakın işbirliği geliştirmelerinin Türkiye’nin de temel dış politika parametrelerinden birisi olduğunu unutmadan kamuoyu oluşturulmasına katkıda bulunacak çalışmalar yapmaktır. Bu gençlerin ülkelerinin Batılılaşma Süreci’nde Türkiye ile yakın çalışmalar yapmak istediğini bilmekteyiz. Bu kişilerle bağlantı kurarak,ilgili sürecin Türkiye Gençlerinin de dahil olmasıyla Batı Kurumlarıyla entegrasyon sürecinin sosyal-kültürel boyutunda verilerin üretilmesi gerektiğine inanmaktayız. Üçüncü olarak Afro-Avrasya bölgesinin kendi içlerindeki sorunları başta temel insan hakları olmak üzere ,yoksulluk,gelirin paylaşılması,bölgesel ve küresel güvenlik,eğitim,açlık ve diğer sorunları bölgenin tümünü ilgilendirdiği bakış açısıyla ele alıp değerlendirmek,bölge gençleriyle ortak sorunlara ortak çözümleri gelecek adına şimdiden üretmek hedefindeyiz.
Sonuç Yerine; Bizler Türkiye Gençlik Kurultayı olarak yukarıda sayfalarda görüşlerimizi açıklamaya çalıştık. Tekrar ifade etmek isteriz ki,bu görüşlerimiz esnek bir zeminde siz değerli katılımcılarla tartışarak Ortak Akıl’ı merkezde tutarak tekrar yenilemeyi istemekteyiz. İlgilendiğinizin diğer konu başlıklarını,yukarıdakilerle ilişkisini de bir şekilde kurarak eğer bizlere metinler şeklinde sözlü/yazılı olarak iletebilirseniz bizlerde bu metinlere değerli görüşlerinizi eklemeyi gönülden isteriz.

Dış Politika Stratejileri Üzerine Dair Görüşlerimiz;

Balkan Yarımadası ve Doğu Avrupa Kuzey ve Güney Kafkasya, Orta Asya ve Güney Asya, Yakındoğu ve Kuzey Afrika Coğrafyasında yaşanan her gelişmenin Anadolu’yu etkilediğini tarih yüzyıllar boyunca bizlere göstermiştir. Bu sebeple yukarıda adı anılan coğrafyalarla ilgili olarak Anadolu’da yer alan bir siyasal sistemin Doğu Roma İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihi tecrübelerini de kendisine referans alıp ,kendine özgü, rasyonel ve ileriyi hedefleyen ekonomik gerçeklikler temelinde sosyal ve kültürel referansları da sürece dâhil ederek politikalar gerçekleştirilmesinin yararlı olacağı kanaatini taşımaktayız.
Bu coğrafyada sürekli ve kalıcı barışın komşularla iyi ilişkilerin sağlandığı takdirde gerçekleşeceğine inanmaktayız. Kalıcı barışın sağlanması için adı geçen coğrafyaların tüm kültürel unsurlarını içerisinde barındıran Anadolu’nun tarihi,sosyal-kültürel bağları sebebiyle de Türkiye’nin bu coğrafyalarda pro-aktif,kendisine güvenen,gerçekçi bir politika izlemesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye Gençlik Kurultayı Gönüllüleri olarak bizler Türkiye’nin iç ve dış politika yapım sürecine katkıda bulunma isteğimizi ifade etmiştik. Bu sebeplerle sürekli ve kalıcı bir barışın da oluşması için bölgesel/yerel ulusal ve uluslararası çapta adı geçen coğrafyalarda yaşayan kendi ülkelerinin geleceklerinde rol almak isteyen gençlerinde Barış Sürecine dâhil edilerek ortak çalışmalar yapılmasını hedefliyoruz. Ayrıca bunu kendimize sorumluluk olarak addediyoruz.

Sivil Siyaset ve Demokrasi Üzerine Görüşlerimiz;

Ülkemiz,80 yılı aşkın süredir bulunduğu coğrafyada bölgeye nazaran barış ve istikrarlı bir şekilde yaşamına devam etmektedir. Bu süreç içerisinde kalkınmasına ve gelirin adil bir şekilde paylaşması süreci gün geçtikçe daha da gelişmektedir. Bu 80 yıllık süreçte,dünyadaki yönetimsel gelişmelerden de pek tabii ki etkilenmiş,doğal olarak coğrafyasını da etkilemiştir. Bu aşamada yönetimsel olarak kurulduğu günden bu yana,çok partili yaşama ve demokrasiye geçiş konusunda kararlılık gösterilmiştir. Pek az siyasal sistemde kurucu kadrolar kendi istekleriyle yönetimi paylaşmışlardır,Türkiye’nin 1950’li yıllarda yaşamış olduğu bu süreç dünya demokrasi tarihine adına kanımızca önemli bir dönüm noktasıdır.
Fakat ülkemizde bazı sosyal,kültürel ve ekonomik odaklı tartışmalar sebebiyle Sivil Siyaset’e müdahaleler olmuştur.Türkiye Gençlik Kurultayı olarak bu müdahaleleri tartışmaya açmak niyetinde değiliz. Çünkü ülkemiz için geçmişin tartışmalı yönlerini sorgulamak için harcayacağımız enerjiyi,geleceğimiz için harcamayı düşünüyoruz. Bu aşamada altını çizmemiz gereken bir nokta da varki,Sivil Siyaset’e müdahalenin kalkınma ve gelirin adil bir şekilde paylaşılmasına engel teşkil ettiği yönündeki gerçektir. Sivil Siyasete müdahale süreçlerinde ülkemizde iç-dış gelişmelerin doğal seyrinde gitmediğini orta ve uzun vadede sistemin zarar gördüğü farklı kesimlerden bir çok aydının da ortak kabul ettiği bir husustur.
İşte biz Türkiye Gençlik Kurultayı Gönüllüleri olarak,demokrasinin gelişmesiyle kalkınmanın,gelirin adil dağılımının paralel olduğuna inanıyoruz. Bu aşamada Sivil Siyasetin gelişmesi içinyapılabilecekleri mevcut Sivil Toplum Kuruluşlarıyla özellikle de Gençlik Platformlarıyla Yuvarlak Masalarda oturup değerlendirmek amacındayız. Buradan tüm Gençlik Platformları’na da “Demokratik Türkiye için Yuvarlak Masa” adlı projemizle seslenmek istiyoruz. Bu projenin içeriğini de beraber belirleme yönünde çağrı yapmak istiyoruz. Eminim ki sivil siyasetin gelişmesini isteyen her Platform,bu projenin içeriğinin doldurulması hususunda bizlerle ortak çalışmalara kapısını açacaktır. Bizlerinde kapısı sivil siyasete,dolayısıyla adil bölüşümü ve kalkınmayı destekleyen sivil insiyatife karşı her zaman açık olacaktır.

Laiklik-Sekülerlik Tartışmaları ve Din/Vicdan Özgürlüğü Üzerine Görüşlerimiz;

Ülkemiz,her alanda olduğu gibi bu konuda da geniş çaplı tartışmalar yaşamaktadır. Konu üzerindeki genel görüşlerimize girmeden bahsetmemiz gereken bir husus olduğuna inanmaktayız. Bizler,Türkiye Gençlik Kurultayı olarak;Türkiye’nin en büyük özelliklerinden birisi olduğuna inandığımız Laiklik ilkesini tartışmak niyetinde değiliz. Ülkemizin Laik yapısının sürdürülmesi gerektiğine dair inancımızı burada tekrar yinelemek istiyoruz. Bizler bu ilkenin sürdürebilirliğini sağlanması açısından 21.yüzyıl değerleriyle uyumlaştırılması gerektiğine inanıyoruz.
Eğer bu şekilde bir reformizasyon sürecine girildiği takdirde,ülkemizde bir çok farklı grubun sisteme olan inancı tazeleneceğine inanıyoruz. Aynı zamanda bu sürecin sonucunda,daha güçlü bir mutabakatla Türkiye’nin uluslararası sistemde hak ettiği yeri almasıyla sonuçlanacağına inanmaktayız. Kısaca uluslarası sistemdeki konumu ile ilişkilendirdiğimiz verileri açıklarsak;Türkiye,nufüsünün büyük bir kısmı Müslüman olan,aynı zamanda İslam Coğrafyası ile yüzyıllardır tarihi,sosyolojik ve kültürel alanlarda yoğun ilişkilere sahip bir ülkedir. Aynı zamanda adı geçen coğrafya içerisinde Batılılaşma Süreci’nin 150 yıldır sürdüren ve bu süreçte yoğun değişim ve dönüşümlerin gerçekleştiği devlet birikimini de içerisinde barındırmaktadır.
Ortadoğu başta olmak üzere, Doğu ülkelerinin Batılılaşma süreci “Laiklik” ilkesinin vazgeçilmezliğini bizlere göstermiştir. Bu ülkelerin Batılılaşma serüvenlerinin sürdürülebilirliği,bir çok açıdan Türkiye’nin de sürece olan katkısıyla paralel olduğunu düşünmekteyiz. İşte bu açıdan Türkiye,bu sürece daha da müdahil olabilmek,sürecin yönlendirilmesinde kolaylaştırıcılık sağlayabilmesi için temel insan hakları çerçevesinde ,belirli uyumlaştırma süreçlerini yapması gerektiğine inanmaktayız.Bununla beraber,Türkiye kendi içerisindeki Laiklik yorumunu aktif vatandaşlık temelinde yenileyebilmeli,sistemi daha geniş kitlelerle bütünleştirecek yenilemelere gitmelidir. Bu noktada ülkemizde farklı mezhep ve dini yaklaşımlarla bulunacak ortak çözümler geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Borasso’nun Jakoben Laiklik yerine önerdiği Demokratik Laiklik kavramını önemsemekteyiz. Bu hususta ayrıca tartışmalar yapılmasını gerekli buluyoruz

Azınlıkların Statüsü;

Anadolu’daki Milli Mücadele’nin sonucu Lozan Antlaşmasıyla belirlenmiş,bağımsız Türkiye tüm dünya tarafından eşit bir devlet olarak tarih sahnesine kısa bir süre sonra tekrar çıkmıştır. Bu belgede Azınlıkların Tanımı (Türkiye’deki Gayr-i Müslimler Azınlık tanımı içerisindedir )yapılmış,hak ve ödevleri belirlenmiştir. Aynı şekilde komşu ülkelerimizdeki azınlıklarında tanımı yapılmış,ilgili siyasal sistemlerin hak ve ödevleri de mütekabiliyet/karşılıklılık ilkesine göre belirlenmiştir.
Bu ilkenin özellikle bazı komşularımız tarafından güncel uluslararası hukuk normları dışında yorumlanması temel insan haklarına aykırı şekilde uygulamaların olmasına yol açmıştır. Bu aşamada biz Türkiye Gençlik Kurultayı olarak,temel insan hakları perspektifinde,uluslararası kamuoyununda beklentilerini karşılayan,dini ve kültürel örgütlenmenin önünü açan,demokratik taleplerin ortak politikalarla Türkiye ve ilgili komşuları tarafından gerçekleştirilmesini düşünüyoruz.

Vatandaşlık Tanımına Dair Görüşlerimiz;

; 1982 Anayasasında vatandaşlık tanımı” Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan Türk’tür” şeklindedir. Bu tanım Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları içerisinde farklı etnik kökene ve mezhepe sahip olanlar açısından tartışmalı bir nitelik taşımaktadır.Ayrıca bu tanımda bir köken/ulus tanımı açıklaması söz konusudur. Burada açıklanması gereken Vatandaşlık Tanımıdır. Bu tartışmalı durumu bazı siyaset dışı illegal gruplar kendi lehlerine kullanmaya,halkımızın bir kısmını siyasal sisteme karşı uzun yıllardır kışkırtmaya çalışmaktadır. Bizler ülkemizin birlik ve bütünlüğünün korunmasında ,temel insan haklarının ülkemiz vatandaşları için bugünden ziyade daha da genişletilmesini öncelikli olarak görmekteyiz. 21.yüzyıl Dünyası’nın şartlarını da dikkate alarak; demokrasi-güvenlik ikilemine düşmeden,kendi vatandaşlarına güvenen,insan odaklı bir sistemin günümüz şartlarında sürdürebilirliğin sağlanmasında önemli bir parametre olacağını düşünüyoruz. Bu noktada Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimlik temelinde Anadolu’nun ortak değerlerine ve kimliklerine saygı saygı duyan farklılıkları zenginlik olarak kabul eden, , hiçbir etnik, dini ve mezhepsel ayrımcılığı kabul etmeyen aktif vatandaşlık kavramıyla sistemi yenileyen ve böylece sistemin bir parçası olan gençlerin yaratacağı sinerjiyi oluşturmayı hedeflemekteyiz

Anayasa Yapım Süreci ve İçeriğine Dair Görüşlerimiz

Bir ülkenin nasıl yönetileceğini,kurumlarının yetkilerini ,bu kurumların birbiriyle olan ilişkilerini,kanun hazırlama süreçlerini, vatandaşlarıyla arasındaki ilişkinin düzenlenme şeklini,vatandaşların haklarını,devlete karşı sorumluluklarını kısacası bir siyasi sistemin ruhunu Anayasası belirlemektedir. Ülkemiz Cumhuriyet öncesi ve sonrası olmak üzere farklı Anayasalarla yönetilmiştir. Bugünde mevcut Anayasa’nın yetersiz olduğuna dair görüşler,toplumun her kesiminde yankı bulmaktadır. Mevcut Anayasa’nın Türkiye’nin 21.yüzyıldaki durumuna,hali hazırdaki sosyal-ekonomik koşullarına ve dünya konjunktürüne uygun olmadığını düşünen,bunun hakkında uzun yıllardır görüş bildiren farklı kesimlerden aydınlar bulunmaktadır.
İşte bizde Türkiye Gençlik Kurultayı Gönüllüleri olarak,Anayasa’nın yenilenme sürecinde farklı fikirlere sahip aydınlarla,konunun uzmanlarıyla,sivil toplum temsilcileriyle geleceğin Türkiye’sini yönlendirecek gençleri buluşturmak hedefindeyiz. Bu süreçte Vatandaşlık Tanımı,Vatandaşların Hak ve Ödevleri’ni,Devletin Sorumluluklarını ve Yapısını,Merkezi ve Yerel Yönetim arasındaki güç paylaşımı hususunu,Azınlıkların Statüsünü,Devlet Kurumları arasındaki ilişkileri, Sivil Siyaset ve Demokrasi’yi tartışmaya açmak istiyoruz. “Demokratik Türkiye için Anayasa Çalışmaları” adlı projemiz
Mümkün olduğunca diğer Batılı ülkelerle karşılaştırmalar yaparak,modern demokrasiye coğrafyamızın demokratikleşme sürecinin dinamiklerinide hesaba katarak,toplumsal barışın mutabakatı olacak,böylecede sürdürülebilir kalkınmanın ve refahın garantisi olacağına inandığımız Sivil Anayasa’nın oluşum sürecine sivil bir insiyatif olarak katkıda bulunmak istiyoruz. Yapım sürecinde sivil toplumun tüm unsurlarının bir arada uyum içerisinde çalışmasının Anayasa’nın kalıcılığı ve meşruiyeti açısından yararlı olduğunu düşünüyoruz. Bu noktada temel bazı görüşlerimiz aşağıda yer almaktadır;